Marka başvurularının önemli bir kısmına kısmen veya tamamen ret kararı verilmektedir.
Marka tescil kriterleri, yasal mevzuatlarca ve Türk Patent Kurumu uygulamalarıyla bellidir. Fakat insan olan her yerde yorum farklılıkları ve hata olması da kaçınılmazdır. Normal koşullarda tescil edilmesi gereken birçok markanın değişik nedenlerle reddedildiğine sıklıkla rastlanılmaktadır.
Marka Ret Kararına karşı yasal süre içinde itiraz yapıp süreci takip etme imkânı da vardır.
İtiraz dilekçelerinin işin uzmanı marka vekili hukukçularca hazırlanması önem taşır.
İnternet ortamında paylaşılan dilekçeler ile hukuki destek almadan hazırlanan dilekçelerin faydadan ziyade zararı olur.
Öncelikle sorunu sadece “Marka Tescil Süreci” olarak görmemek gerekir; Marka ret kararı başka bir markaya benzerlik veya itiraz üzerine verildiyse muhtemelen taraflar arasında marka ihtilafı nedeniyle Hukuk ve Ceza Davalarının açılması da gündeme gelecektir.
Örneğin: Fiilen kullanılan ama marka başvurusu başka bir markanın itirazı üzerine reddedilen markaya, itiraz yapan tarafından Tazminat istemli Marka İhlalinin Engellenmesi Davası ile hapis istemli Ceza Davası açılması da kuvvetle muhtemeldir.
Sadece “Marka Tescil Süreci” düşünülerek hazırlanacak dilekçelerde geçen beyan ve deliller, ileride açılacak olası Hukuk ve Ceza Davalarında tarafları bağlar. İtiraz dilekçelerinde düşünülmeden yer verilen bir beyan ve delil aleyhinize kullanılabilir.
Markanızın, tescil sürecini başarıyla tamamlaması da ileride marka ihlali suçlamasıyla karşılaşmayacağınız konusunda garanti sağlamaz. Tescilli Markalar aleyhine de “Marka Tecavüzü”, “Tazminat”, “Gerçek Hak Sahipliği” ve “Ceza” davaları açılabilir.
Bu nedenle Marka Tescil Sürecinin “Marka Hukuku” gözetilerek yürütülmesi önemlidir.
Marka Tescili bilgi ve tecrübe gerektirir; marka hukuku ve tescil uygulamalarının iyi bilinmesi şarttır.