Yargıtay 11 Hukuk Dairesi 2019 5189E 2022 1852K Kararı İrdelenmesi Yorumu

YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİ 2019/5189E  2022/1852K  14.3.2022 Tarihli Kararının İrdelenmesi

Yargıtay 11 HD 2019/518E, 2022/1852K sayılı kararı “SMK kapsamında ele alınan Marka, Patent, Tasarım İhlalleriyle birlikte TTK kapsamında ele alınan Haksız Rekabet ihlallerinin FSHHM nezdinde aynı anda görülüp görülemeyeceği” hususunda tartışmaya neden olmuştur.

İlgili Kararda 6762 Sayılı mülga TTK'nın 57/5.maddesinde yazılı “Başkasının emtiası, iş mahsulleri, faaliyeti veya ticaret işletmesiyle iltibaslar meydana getirmeye çalışmak veya buna müsait bulunan tedbirlere başvurmak, hususiyle başkasının haklı olarak kullandığı ad, unvan, marka, işaret gibi tanıtma vasıtalarıyla iltibasa meydan verebilecek surette, ad, unvan, marka, işaret gibi tanıtma vasıtaları kullanmak veyahut iltibasa meydan veren malları, durumu bilerek veya bilmeyerek, satışa arz etmek veya şahsi ihtiyaçtan başka her ne sebeple olursa olsun elinde bulundurmak” halin halen yürürlükte olan  TTK'nın 55/1-a-4 bendinde yer alan “Başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak,” şeklinde düzenlendiği.

Kanun Koyucunun bilinçli bir şekilde “ad, unvan ve marka” kavramına yeni düzenlemede yer vermediğini çünkü bu kavramların kendine has kararnameler/kanunla korunduğunu ve bu durumunda Kanunun Gerekçesinde ifade edildiğini belirtmektedir.

Kararda “6102 Sayılı TTK'nın 55/1-a-4 bendin” yorumlayış şeklin hatalı olduğu kanaatindeyiz;

Ticaret Kanunu 55. madde her ne kadar Haksız Rekabet hallerini son derece ayrıntılı belirtse de Haksız Rekabet halleri sayılanlardan çok daha fazla olup zaten maddenin başlangıcında  “(1) Aşağıda sayılan hâller haksız rekabet hâllerinin başlıcalarıdır” ifadesinde de görüldüğü üzere “başlıcaları” haricinde de Haksız Rekabet durumu söz konusu olur.

Öncelikle

-Kanun Gerekçeleri bağlayıcı olmayıp Mahkemeler, kanun maddelerini yorumlama noktasında serbesttir. Sırf gerekçeden yola çıkarak uygulamada karışıklığa sebebiyet verecek ve başka kanun maddeleriyle hatta başka gerekçelerle çelişki doğuracak uygulamalar yapılmamalıdır,

-Mülga TTK57/5. Maddesinin içeriğinin çok geniş olduğu ve yürürlüğe giren TTK 55/1-a-4 bendininse daha az olduğu görülmektedir. İki maddede tek fark “ad, unvan, marka” kısmı değildir!

- “ad, unvan, marka” kısmının yeni TTK’da yer almamasını Marka, Tasarım, Patent Kararnamelerine veya SMK’na bağlanması büyük hatadır. Çünkü “marka” SMK’da yer alır ama “ad, unvan” Ticaret Kanununda yer alır! Bu yorumdan yola çıkarsak “ad, unvan” ihtilafları artık Ticaret Kanunu kapsamına girmeyip SMK kapsamında mı ele alınacak!?  

İlgili karara henüz içtihat demek için çok erkendir. Çünkü bu kararın İlk Derece Mahkemeleri ve İstinaf Mahkemelerince uygulanması ve Yargıtay 11. HD’nin bu kararın  devamını getirip getirmeyeceği noktasında şüphelerimiz vardır!

Haksız Rekabet hususunda karar veren Ticaret Mahkemeleri ile Haksız Rekabet hususunda karar oluşturan diğer Yargıtay Hukuk Dairelerinin ilgili karara uyup uymayacağı hatta çelişen kararlar oluşturup oluşturmayacağı da belirsizdir.

İlgili Yargıtay Kararı, yazılış ve gerekçelendirme bakımından da hatalı ve eksik olup bu durum karara farklı yorumlar yapılmasına zemin hazırlamaktadır.  

İlgili Kararı, ilk okunduğu ve yorumlandığı şekliyle uygularsak;

-Mevcut FSHHM davalarında görevsizlik kararları verilir,

-Mevcut FSHHM davalarında tefrik/bölünme kararları verilir,

-FSHHM ve Ticaret Mahkemeleri boşu boşuna Bekletici Mesele kararları verirler,

-Aynı ihtilaftan dolayı hem SMK kapsamında hem de TTK kapsamında çifte tazminat kararları, tedbirleri verilir,

-FSHHM ve Ticaret Mahkemelerinden oluşturulan Bilirkişi Raporları ile Kararlar arasında  ciddi çelişkiler oluşur,

-Çoğu ihtilafta yaşanan durumun Marka ihlali mi, Tasarım İhlali mi, Eser İhlali mi yoksa Haksız Rekabet mi olduğu ancak yargılama aşamasında hatta karar anında ortaya çıkmaktadır! Bunların davanın başında net bir şekilde ayrılıp ayrı Mahkemelerde dava açılması beklenemez,

- Birçok Ticaret Mahkemesi, söz konusu Yargıtay Kararına uymaz ve kendisini görevli görmez, Görevsizlik Kararı verir,

Dolayısıyla ilgili Yargıtay Kararı ayrıca Usul Ekonomisi bakımından da ciddi sorunlar çıkaracaktır!  

 

İlgili Kararın Olması Gereken Yorumu;

Kanaatimizce Yargıtay 11 HD’si aynı davada hem Haksız Rekabet için TAZMİNAT hem de Marka İhlal için TAZMİNAT verilmesini doğru bulmamakta ve bunlardan sadece bir tanesi için TAZMİNAT verilmesini belirtmektedir. Fakat bu kararını çok alakasız bir dosyada ve çok yanlış ifade edişle kaleme almıştır.

Gerçekten de mevcut davalarda “marka/patent/tasarım/telif ihlalinden” ve “haksız rekabetten” ayrı ayrı tazminata hükmedildiği görülmekte olup bu durum “Bir Koyundan İki Post Çıkmaz” kuralına da aykırıdır.

Böyle durumlarda BK 60. madde de yer alan “Sebeplerin Yarışması, Sorumluluk Sebeplerinin Çokluğu” kapsamında Hakim, zarar görene en iyi giderim imkanı sağlayan sorumluluk sebebine göre tek bir tazminat vermeli ve gene Borçlar Kanunu kapsamında gerekirse tazminata belli bir artırım uygulamalıdır.  

İlgili Kararın bu şekilde yorumlanması ve ivedilikle bu doğrultuda yeni Yargıtay Kararlarıyla devamının getirilmesi gerekir!

 

                                                                                                                   Eltutan Hukuk & Usta Patent

 

 

 

 

 

 

- TARTIŞMALARA NEDEN OLAN KARAR-

T.C. YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİ E. 2019/5189  K. 2022/1852 T. 14.3.2022

 • MARKA TECAVÜZÜ VE HAKSIZ REKABETİN TESPİTİ ( Markaların Kendi Özel Yasası Niteliğindeki 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu Hükümleriyle Korunması ve 6102 Sayılı TTK 55/1-A-4 Maddesindeki Düzenleme Karşısında Dairenin Bu Konudaki Eski İçtihatlarını Sürdürme İmkanı Kalmadığından Bölge Adliye Mahkemesince Davacının Tescilli Markasının Benzerinin Tescil Kapsamındaki İlaç Emtiasında Kullanılması Şeklindeki Davalı Eyleminin TTK 55/1-A-4 Maddesi Uyarınca Aynı Zamanda Haksız Rekabet Teşkil Ettiğine İlişkin Gerekçenin Yerinde Görülmediği )

 • MARKALAR ARASINDA İLTİBAS ( Marka Tecavüzü ve Haksız Rekabetin Tespiti ve Önlenmesi 6102 Sayılı TTK 55/1-A-4 Maddesindeki Düzenleme Karşısında Bölge Adliye Mahkemesince Davacının Tescilli Markasının Benzerinin Tescil Kapsamındaki İlaç Emtiasında Kullanılması Şeklindeki Davalı Eyleminin TTK 55/1-A-4 Maddesi Uyarınca Aynı Zamanda Haksız Rekabet Teşkil Ettiğine İlişkin Gerekçe Yerinde Görülmediğinden Hükmün Bu Kısım Yönünden Temyiz Eden Davalı Yararına Bozulması Gerektiği )

 6102/m.55/1-a-4 6762/m.57/5 KHK-556/m.6,61

 ÖZET : Davacı, marka tecavüzü ve haksız rekabet durumunun tespitine, önlenmesine ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına, davalının ilgili ibareyi ihtiva eden ürünlerin üretim ve satışının önlenmesine, her türlü tanıtım malzemesi ve ticari evrakta kullanımının önlenmesine, bastırılmış olan materyal ve benzeri vasıtaların hüküm kesinleştiğinde imhasına, hükmün ilanına karar verilmesini talep etmiştir.

 Markaların kendi özel yasası niteliğindeki 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu ( mülga 556 Sayılı Marka KHK ) hükümleriyle korunması ve 6102 Sayılı TTK'nın 55/1-a-4 maddesindeki düzenleme karşısında, Dairenin bu konudaki eski içtihatlarını sürdürme imkanı kalmadığından, Bölge Adliye Mahkemesince, davacının tescilli markasının benzerinin, tescil kapsamındaki ilaç emtiasında kullanılması şeklindeki davalı eyleminin TTK'nın 55/1-a-4.maddesi uyarınca aynı zamanda haksız rekabet teşkil ettiğine ilişkin gerekçesi yerinde görülmediğinden, hükmün bu kısım yönünden temyiz eden davalı yararına bozulması gerekmiştir.

 DAVA : Taraflar arasında görülen davada İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi'nce verilen 26.01.2017 tarih ve 2015/183 E- 2017/14 K. sayılı kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf istemlerinin esastan reddine-kabulüne dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi'nce verilen 30.10.2019 tarih ve 2017/2493 E- 2019/2289 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

KARAR : Davacı vekili, davacıların 002607059 tescil numaralı topluluk markası ile 05/03/2002 tarihinden beri tüm Avrupa Birliği üye ülkeleri nezdinde ‘'UBISTESIN' markasının ve Türkiye'de ayrıca tescilli ‘'UBISTESIN FORTE' markasının sahibi olduğunu, markalarının 05. sınıfta tescilli olduğunu, davalının ‘'BUSTESİN' ibareli ürünlerinin davacı marklarına benzediğini, davacı üretiminin 05. sınıfta yer alan malları kapsadığını, taraf markalarının ortalama tüketici nezdinde karıştırma ihtimali yaratacağını ayrıca davalının 2013/57343 Sayılı ‘'BUSTESİN' ibareli marka başvurusunun da davacıların itirazı üzerine reddedildiğini ileri sürerek maddi ve manevi tazminata ilişkin haklarının saklı kalmak kaydıyla, davalının müvekkil aleyhine yarattığı marka tecavüzü ve haksız rekabet durumunun tespitine, önlenmesine ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına, davalının "BUSTESİN" ibaresini ihtiva eden ürünlerin üretim ve satışının önlenmesine, her türlü tanıtım malzemesi ve ticari evrakta kullanımının önlenmesine, bastırılmış olan materyal ve benzeri vasıtaların hüküm kesinleştiğinde imhasına, hükmün ilanına karar verilmesini talep etmiştir.

 Davalı vekili, müvekkili şirketin "BUSTESİN" markasının İngiliz alfabesinde kullanılmayan ( İ ) harfine yer verdiği ve bu bakımdan ‘'UBISTESIN' markasından şekil ve fikir olarak önemli ve ayırt edici özellik taşıdığını, ambalaj olarak farklı geometrilerde sunulduğu, her iki ürünün hedef kitlesinin profesyonel hekim ve sağlık personelinden oluştuğunu, haksız rekabet ileri sürülmesinin mümkün olmadığı haksız açılan davanın reddini istemiştir.

 İlk Derece Mahkemesince tüm dosya kapsamına göre; ‘'BUSTESİN' markasının görsel ve işitsel olarak büyük ölçüde ‘'UBISTESIN' markasına benzerlik gösterdiği ve aynı malları kapsadığı, markaların bağlantılı bir kaynaktan geldiğine dair kuvvetli bir izlenim oluştuğu, davalı kullanımının davacının tescilli marka hakkını ihlal ettiği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile, davalının Bustesin ibareli ürünlerinin davacının ‘'UBİSTESİN' ve ‘'UBİSTESİN FORTE' ibareli tescilli marka hakkına tecavüzünün tespitine, haksız rekabete yönelik taleplerin reddine, davalının ‘'BUSTESİN' ibareli ürünlerinin satışa sunulmasının önlenmesine, ‘'BUSTESİN' ibaresi taşıyan her türlü tanıtım malzemesinin kullanımının önlenmesine karar verilmiş, karara karşı, taraf vekilleri istinaf kanun yoluna başvurmuştur.

 Bölge Adliye Mahkemesince, İlk Derece Mahkemesi'nin markaya tecavüzün tespiti, meni ve sonuçlarının ortadan kaldırılması kararının yerinde olduğu, dosya kapsamında davalının ürün ambalajı üzerinde kullandığı, ‘'BUSTESİN' marka başvurusunun davacı marka tescilleri nedeniyle reddedildiğine ilişkin TPMK kayıtlarının bulunduğu, bu durumda davalının fiilinin TTK 55/4 maddesi kapsamında dürüstlük kuralı ile bağdaşmayan haksız rekabet teşkil eden eylemler kapsamında bulunması nedeniyle, haksız rekabete ilişkin davanın reddine karar verilmesinin yerinde olmadığı gerekçesiyle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddine, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne, davalının ‘'BUSTESİN' ibareli ürünlerinin davacının ‘'UBİSTESİN' ve ‘'UBİSTESİN FORTE' ibareli tescilli marka hakkına tecavüzünün ve haksız rekabetin tespitine, davalının Bustesin ibareli ürünlerinin satışa sunulmasının önlenmesine karar verilmiştir.

 Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.

 1- )Dosyada mevcut delillere ve delillerin Mahkemece usul ve yasaya göre değerlendirilmesi ve takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı vekilinin aşağıdaki bent dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

 2- )Davacı vekili, müvekkilinin yurt içinde 5. sınıf mallar yönünden tescilli 2005/28120 Sayılı “UBISTESIN FORTE”, 2005/43049 Sayılı “UBISTESIN” ve 2014/11738 Sayılı “UBISTESIN” sayılı markalarına istinaden, davalının “BUSTESIN” ibaresini tescilsiz olarak ilaçlarda kullanmasının müvekkilinin hem marka hakkına tecavüz, hem de 6102 Sayılı kanunun 55/1-a-4 maddesi uyarınca ( karıştırılma ihtimali ) haksız rekabet teşkil ettiğinin tespiti, men ve önlenmesi taleplerine ilişkindir.

 İlk Derece Mahkemesince, marka hakkına yönelik talep yönünden davanın kabulüne, haksız rekabet iddiaları yönünden ise davanın reddine karar verilmiştir.

 Kararın taraf vekillerince istinafı üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince, davalının istinaf isteminin reddine, davacı vekilinin istinaf isteminin kabulüyle İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak, haksız rekabetle ilgili istem yönünden, davalının eyleminin aynı zamanda 6102 Sayılı TTK'nın 55/1-a-4 maddesi uyarınca dürüstlük kuralına aykırı haksız rekabet eylemi niteliğinde olduğu kabul edilerek, hem marka hakkına tecavüzün, hem de haksız rekabetin tespitine, davalının bu “BUSTESIN” ibareli ürünleri üretiminin, satış ve dağıtımının, ithal ve ihracı ile internet üzerinden satışa sunulmasının önlenmesine karar verildiği anlaşılmaktadır.

 Dairemizin 6762 Sayılı mülga TTK'nın 57/5.maddesinde yazılı “Başkasının emtiası, iş mahsulleri, faaliyeti veya ticaret işletmesiyle iltibaslar meydana getirmeye çalışmak veya buna müsait bulunan tedbirlere başvurmak, hususiyle başkasının haklı olarak kullandığı ad, unvan, marka, işaret gibi tanıtma vasıtalarıyla iltibasa meydan verebilecek surette, ad, unvan, marka, işaret gibi tanıtma vasıtaları kullanmak veyahut iltibasa meydan veren malları, durumu bilerek veya bilmeyerek, satışa arz etmek veya şahsi ihtiyaçtan başka her ne sebeple olursa olsun elinde bulundurmak” şeklindeki düzenlemeden yola çıkılarak, marka hakkına tecavüz eylemleri, hem özel yasa niteliğindeki 556 Sayılı Marka KHK'nın 61 ve 9.maddeleri uyarınca, hem de az önce zikrolunan hüküm nedeniyle mülga 6762 Sayılı TTK'nın 57/5.maddesi hükümleri doğrultusunda kümülatif olarak korunmakta idi.

 Bununla birlikte, mülga 6762 Sayılı TTK'nın 57/5.maddesindeki hüküm, 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren mer'i 6102 Sayılı TTK'nın 55/1-a-4 bendinde yer alan “Başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak,” şeklinde düzenlenmiş olup, Kanun'un gerekçesinde de ifade olunduğu üzere, Kanun Koyucu bilinçli bir şekilde, “ad, unvan ve marka” kavramlarına yeni düzenlemede yer vermemiş ve buna gerekçe olarak da, bu kavramların kendi özel yasası niteliğindeki 556 Sayılı Marka KHK, 554 Sayılı End. Tasarım KHK ve 555 Sayılı Coğrafi İş. KHK ve TTK'nın unvan ile ilgili düzenlemeleriyle korunması gösterilmiş ve bunların bir kez de TTK'nın haksız rekabet hükümleriyle korunmasının gereksiz olduğu ve yorum güçlüklerine yol açacağına vurgu yapılmıştır.

Gerçekten de, markaların kendi özel yasası niteliğindeki 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu ( mülga 556 Sayılı Marka KHK ) hükümleriyle korunması ve 6102 Sayılı TTK'nın 55/1-a-4 maddesindeki düzenleme karşısında, Dairenin bu konudaki eski içtihatlarını sürdürme imkanı kalmadığından, Bölge Adliye Mahkemesince, davacının tescilli markasının benzerinin, tescil kapsamındaki ilaç emtiasında kullanılması şeklindeki davalı eyleminin TTK'nın 55/1-a-4.maddesi uyarınca aynı zamanda haksız rekabet teşkil ettiğine ilişkin gerekçesi yerinde görülmediğinden, hükmün bu kısım yönünden temyiz eden davalı yararına bozulması gerekmiştir.

SONUÇ : Yukarda ( 1 ) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, ( 2 ) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz isteminin kabulüyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA HMK'nın 373/2. maddesi uyarınca dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesi'ne gönderilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davalıya iadesine, 14.03.2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

 

-KARARDA BAHSEDİLEN KANUN MADDELERİ-

TİCARET KANUNU

 MADDE 55- (DÜRÜSTLÜK KURALINA AYKIRI DAVRANIŞLAR, TİCARİ UYGULAMALAR)

(1) Aşağıda sayılan hâller haksız rekabet hâllerinin başlıcalarıdır:

a) Dürüstlük kuralına aykırı reklamlar ve satış yöntemleri ile diğer hukuka aykırı davranışlar ve özellikle;

1. Başkalarını veya onların mallarını, iş ürünlerini, fiyatlarını, faaliyetlerini veya ticari işlerini yanlış, yanıltıcı veya gereksiz yere incitici açıklamalarla kötülemek,

2. Kendisi, ticari işletmesi, işletme işaretleri, malları, iş ürünleri, faaliyetleri, fiyatları, stokları, satış kampanyalarının biçimi ve iş ilişkileri hakkında gerçek dışı veya yanıltıcı açıklamalarda bulunmak veya aynı yollarla üçüncü kişiyi rekabette öne geçirmek,

3. Paye, diploma veya ödül almadığı hâlde bunlara sahipmişçesine hareket ederek müstesna yeteneğe malik bulunduğu zannını uyandırmaya çalışmak veya buna elverişli doğru olmayan meslek adları ve sembolleri kullanmak,

4. Başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak,

5. Kendisini, mallarını, iş ürünlerini, faaliyetlerini, fiyatlarını, gerçeğe aykırı, yanıltıcı, rakibini gereksiz yere kötüleyici veya gereksiz yere onun tanınmışlığından yararlanacak şekilde; başkaları, malları, iş ürünleri veya fiyatlarıyla karşılaştırmak ya da üçüncü kişiyi benzer yollardan öne geçirmek,

6. Seçilmiş bazı malları, iş ürünlerini veya faaliyetleri birden çok kere tedarik fiyatının altında satışa sunmak, bu sunumları reklamlarında özellikle vurgulamak ve bu şekilde müşterilerini, kendisinin veya rakiplerinin yeteneği hakkında yanıltmak; şu kadar ki, satış fiyatının, aynı çeşit malların, iş ürünlerinin veya faaliyetlerinin benzer hacimde alımında uygulanan tedarik fiyatının altında olması hâlinde yanıltmanın varlığı karine olarak kabul olunur; davalı, gerçek tedarik fiyatını ispatladığı takdirde bu fiyat değerlendirmeye esas olur,

7. Müşteriyi ek edimlerle sunumun gerçek değeri hakkında yanıltmak,

8. Müşterinin karar verme özgürlüğünü özellikle saldırgan satış yöntemleri ile sınırlamak,

9. Malların, iş ürünlerinin veya faaliyetlerin özelliklerini, miktarını, kullanım amaçlarını, yararlarını veya tehlikelerini gizlemek ve bu şekilde müşteriyi yanıltmak,

10. Taksitle satım sözleşmelerine veya buna benzer hukuki işlemlere ilişkin kamuya yapılan ilanlarda unvanını açıkça belirtmemek, peşin veya toplam satış fiyatını veya taksitle satımdan kaynaklanan ek maliyeti Türk Lirası ve yıllık oranlar üzerinden belirtmemek,

11. Tüketici kredilerine ilişkin kamuya yapılan ilanlarda unvanını açıkça belirtmemek veya kredilerin net tutarlarına, toplam giderlerine, efektif yıllık faizlerine ilişkin açık beyanlarda bulunmamak,

12. İşletmesine ilişkin faaliyetleri çerçevesinde, taksitle satım veya tüketici kredisi sözleşmeleri sunan veya akdeden ve bu bağlamda sözleşmenin konusu, fiyatı, ödeme şartları, sözleşme süresi, müşterinin cayma veya fesih hakkına veya kalan borcu vadeden önce ödeme hakkına ilişkin eksik veya yanlış bilgiler içeren sözleşme formülleri kullanmak.

b) Sözleşmeyi ihlale veya sona erdirmeye yöneltmek; özellikle;

1. Müşterilerle kendisinin bizzat sözleşme yapabilmesi için, onları başkalarıyla yapmış oldukları sözleşmelere aykırı davranmaya yöneltmek,

2. Üçüncü kişilerin işçilerine, vekillerine ve diğer yardımcı kişilerine, hak etmedikleri ve onları işlerinin ifasında yükümlülüklerine aykırı davranmaya yöneltebilecek yararlar sağlayarak veya önererek, kendisine veya başkalarına çıkar sağlamaya çalışmak,

3. İşçileri, vekilleri veya diğer yardımcı kişileri, işverenlerinin veya müvekkillerinin üretim ve iş sırlarını ifşa etmeye veya ele geçirmeye yöneltmek,

4. Onunla kendisinin bu tür bir sözleşme yapabilmesi için, taksitle satış, peşin satış veya tüketici kredisi sözleşmesi yapmış olan alıcının veya kredi alan kişinin, bu sözleşmeden caymasına veya peşin satış sözleşmesi yapmış olan alıcının bu sözleşmeyi feshetmesine yöneltmek.

c) Başkalarının iş ürünlerinden yetkisiz yararlanma; özellikle;

1. Kendisine emanet edilmiş teklif, hesap veya plan gibi bir iş ürününden yetkisiz yararlanmak,

2. Üçüncü kişilere ait teklif, hesap veya plan gibi bir iş ürününden, bunların kendisine yetkisiz olarak tevdi edilmiş veya sağlanmış olduğunun bilinmesi gerektiği hâlde, yararlanmak,

3. Kendisinin uygun bir katkısı olmaksızın başkasına ait pazarlanmaya hazır çalışma ürünlerini teknik çoğaltma yöntemleriyle devralıp onlardan yararlanmak.

d) Üretim ve iş sırlarını hukuka aykırı olarak ifşa etmek; özellikle, gizlice ve izinsiz olarak ele geçirdiği veya başkaca hukuka aykırı bir şekilde öğrendiği bilgileri ve üretenin iş sırlarını değerlendiren veya başkalarına bildiren dürüstlüğe aykırı davranmış olur.

e) İş şartlarına uymamak; özellikle kanun veya sözleşmeyle, rakiplere de yüklenmiş olan veya bir meslek dalında veya çevrede olağan olan iş şartlarına uymayanlar dürüstlüğe aykırı davranmış olur.

f) Dürüstlük kuralına aykırı işlem şartları kullanmak. Özellikle yanıltıcı bir şekilde diğer taraf aleyhine;

1. Doğrudan veya yorum yoluyla uygulanacak kanuni düzenlemeden önemli ölçüde ayrılan, veya

2. Sözleşmenin niteliğine önemli ölçüde aykırı haklar ve borçlar dağılımını öngören, önceden yazılmış genel işlem şartlarını kullananlar dürüstlüğe aykırı davranmış olur.

 

-TAZMİNATLARDA UYGULANMASI GEREKEN KANUN-

BORÇLAR KANUNU 60

MADDE 60-  (SEBEPLERİN YARIŞMASI - SORUMLULUK SEBEPLERİNİN ÇOKLUĞU)

Bir kişinin sorumluluğu, birden çok sebebe dayandırılabiliyorsa hâkim, zarar gören aksini istemiş olmadıkça veya kanunda aksi öngörülmedikçe, zarar görene en iyi giderim imkânı sağlayan sorumluluk sebebine göre karar verir.